NAMAZ VAKİTLERİ VE TEMKİN HAKKINDA SUÂL VE CEVAPLAR

Vaktin girmediği yerler için fıkıh kitaplarındaki hükümler nelerdir? Hanefî metinlerinin 7 çoğunda 8 ve Mufassal Hanefî fıkıh kitâblarında 9 “vaktini bulamaya- na yatsı ve vitir vâcib olmaz” denilmiştir. Bazı Hanefî âlimleri ise “vâcib olur” 10 ve “Fecr doğ- duktan sonra yatsı ve vitri kazâ olarak kılabilmek için takdîr ederler, kazâ olarak kılarlar. Ancak edânın vakti olmadığından kazâya niyet etmezler” demişlerdir. Hanefî mezhebinde bu fetvâ ile amel etmek isteyenler yatsı ve vitri, imsakten: sabah namazı girdikten sonra kazâya niyet etmeden [farzıyyeti sâkıt olmayan son yatsı namazına] diye niyet ederek kı- labilirler. 11 Hanefî mezhebine göre akşam namazı vakti içinde yatsı niyetiyle kılınan namaz, yatsı namazı olmaz. Büyük Haydar Efendinin Usûl-i Fıkıh dersleri kitabında “vaktinden evvel kılınan namaz sahih değildir; Musallî vaktin hulûlünden evvel namaz kılarsa, o namazı edâ etmiş olmaz” denilmiştir. Osmanlı Şeyhülislâmlarının “Netîcetü’l-Fetâvâ ve Feyziye gibi” fetvâ mecmûalarında “Hanefî mezhebinde yatsı ve vitrin vaktini bulamayana bunlar vacib olmaz” fetvâsı vardır. Hulâsatü’l-Fetâvâ’da da böyledir. Bu kitablar fetvâhânenin, müftü ve kadıların esâs aldığı mürâcaat kaynaklarıdır. 12 Müctehid olmayan bir müftü bir mesele hakkında ihtilâflı kaviller- le karşılaşırsa evvelâ “Bidâye, Muhtâr, Vikâye, Kenz, Mültekâ” gibi muteber metinlerdeki kavli tercîh ederdi. Bunlarda bulamazsa, sonra bunların şerhlerindeki kavli; eğer onlarda da bulamaz ise Fetvâ kitaplarına mürâcaat etmişlerdir. 7 Kenzü’d-dekâik s. 10, Mültekâ s. 22 , Gurer, Nûru’l-Îzâh s. 47 ve diğerleri. 8 Sadece Tenvîru’l-Ebsâr’da Timurtâşî vacib olur demiş, fakat Şurunbülâlî de onu vehme nisbet etmiştir (Reddü’l-Muhtâr s. 502). Feyz-i Kerekî gibi bazı kitaplarda adem-i vücûbdan sonra vücûb kavli zikredilmiştir. Bu usûlle yazılan kitâblarda bi- rinci kavil mezhebi ve kuvvetli fetvâyı, ikincisi ise öyle bir kavlin de olduğunu ifâde etmektedir (Reddü’l-Muhtâr c. 2, s. 502). 9 Bakkâlî, Mergînânî, Halvânî, Burhânu’ş-Şerîa, Nesefî, Aynî, Zeylaî, Âlim bin Alâ, Molla Hüsrev, İbn-i Nüceym, Burhân-ı Halebî, Necmüddîn Zâhidî, Bâkânî, Kuhistani, Nablûsî, İbnü’l-Kerekî, Şurunbulâlî, Haskefî, Tâhir el-Hârezmî, Hâdimî, Dürrizâde, Feyzullâh Efendi, Şeyh Nizâm, Kadı Muhammed Hüseyin, Celâleddîn Muhammed, Şeyh Vecîhüddîn, Molla Hâmid, Güzelhisârî, Meydânî, Çeşmîzâde, M. Zihnî gibi ulemâ. 10 Burhânu’l-Eimme, Timurtâşî ve Halebî. İbn-i Hümâm ve İbn-i Şıhne eserlerinde iki kavli de nakledip vücûbu tercîh ettiler. Dâmâd ve İbn-i Nüceym’in kardeşi Sirâcüddîn Ömer de kitaplarında (Mecmau’l-Enhur, Nehr) her iki kavli de naklettiler; Ancak şerhettikleri Mültekâ ve Kenz’in adem-i vücûb kavline itirâz etmediler. 11 Reddü’l-Muhtâr c.2, s. 501. 12 Fetvâhânenin en muteber kabûl ettiği dört kaynak vardır ki bunlar; Fetâvâ-yı Ali Efendi, Feyziye, Netîcetü’l-Fetâvâ ve Behcetü’l-Fetâvâ’dır. Bu kitaplardan Fetâvâ-yı Alî Efendi ile Behce’de bu mesele menkûl değildir. Diğer iki kitapta ise adem-i vücûb ile fetvâ verilmiştir. SUAL 24 29

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=